Adını çok fazla duymadığımız bir mucidin hikayesidir bu.
Tabi ‘Görçek’ten bahsedeceksek Sunay Akın’ı anmadan edemeyiz. Sunay Akın’ın
Görçek gösterisini duyanlarınız vardır. İşte orada bahsedilir bu hikayenin
kahramanından ve görçekten. Peki görçek diyoruz da nedir bu görçek? Oraya da
geleceğiz ancak biraz daha sabır rica ediyorum sizden... Bende bu hikayeyi
Sunay Akın’dan öğrendiğim için hikayeye sevgili Akın’ın bir sözüyle başlamak
istiyorum.
"Hafızasını kaybeden milletler yok olmaya
mahkumdur.." diyor Sunay Akın. Adını çok az duyduğumuz ve anılarını
yaşatmadığımız birçok kahraman, biliminsanı, sanatkar olduğunu düşünürsek pekte haksız
sayılmaz doğrusu. Bizi yok edenin bu olmaması ve tüm bu başarılı insanların
yeni umutlara vesile olması dileğiyle diyor ve izninizle hikayeye giriş yapmak
istiyorum.
Unutulan bir mucit demiştik başlıkta önce ondan bahsedeyim
biraz. Mucidimizin adı Emrullah Ali Yıldız’dır. Emrullah Ali cumhuriyetin ilk
pilotlarındandır.
Birçok çalışması ve başarısı olmasına rağmen birçoğumuz
ismini bile duymamışızdır maalesef ki. 1909 yılında Bursa’da dünyaya gelen
Yıldız 17 yaşına geldiğinde Tayyare Cemiyetinin desteği ile İstanbul Yeşilköy’de
ki Tayyare Makinist Mektebine girer ve 1927’de birincilik ile mezun olarak
okulunu bitirir. 1934 yılında ‘Bursa
Yelkenlisi’ adlı planür çalışmasıyla Bursa Havacılık Kulübünün kurulmasını
sağlar ve kulübün kaptanı olur. Bursa Yelkenlisi Yıldızın ilk başarısıdır ve
tamamiyle kendi imkanlarıyla gerçekleştirmiştir. Bu başarısının üzerine Türkkuşu’nda ve Rusya’da
eğitimlere gönderilir. 1936-1941 yılları arasında THK Türkkuşu’nda uçak planör
pilotluğu, paraşütçülük/model uçak eğitimleri vermeye başlar. Kariyeri artık
yükselişe geçmeye başlamıştır.
Türkkuşu öğretmeniyken öğrencisi Sezai Göksu ile birlikte
ikinci bir başarıya imza atar. 12 Haziran 1938
tarihinde havada 14 saat 20 dakika kalarak yeni bir dünya rekoru elde
etmişlerdir.
Şimdi biraz tarihe dikkat çekmek istiyorum. Bahsettiğim bu
yıllarda büyük bir savaştan çıkmış ve Cumhuriyetin yeni ilan edildiği bir ülke
söz konusu. İstiklal Savaşı'nı kağnılarla yapan Genç Türkiye Cumhuriyeti,
1923-1940 yılları arasında, Eskişehir Tayyare Tamir Fabrikasında tamamen yerli
malı, tam 394 uçak imal etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti o yıllarda uçak yapımında
Fransa'dan sonra Avrupa ikincisidir. Üretilen bu uçakların satılmadan önce
kontrolden geçmesi gerekecek değil mi ? İşte bu kontrolleri Türkkuşları yapıyordu.
Kontrolü yapanlardan biri de Emrullah Ali’dir. Bir gün fabrikaya THK adına uçakların
kontrolü için gönderilir. Uçakların başarılı olduğunu söylemesine rağmen THK uçakları
almaktan vazgeçmiştir.
Daha sonra 1940 yıllarında otomatik paraşüt açma mekanizması
üzerinde çalışmalara başlamıştır. Filmlerde mutlaka gördüğümüz ve bildiğimiz
bir icattır bu aslında . Biraz düşünelim hani uçak düşerken pilot kurtulmak için
otomatik paraşüt açılır ya … Hatırladınız mı ? İşte o mekanizmayı icat eden
kişi Emrullah Ali’dir. Çalışmalarını THK ‘ya götürdüğünde ise başarı belgesi
verip gönderirler . Çünkü THK‘ ya göre maddi imkansızlıklar yüzünden seri
üretime geçilemeyecektir. Bunun üzerine icadın patenti bin dolar gibi bir
rakama ABD Patent Enstitüsü'ne satılır. Ne trajedi ama!
Bir de kendi ağzından okumak gerekirse diğer icatlarını
söyle der Emrullah Ali :
" Evet bir çok icatlarımın yanında model uçak motoru
imalatım da vardı. Bunlara çok emek verdim. Ama kıymet bilen olmadı...
Helikopter patentini de 1956'da aldım. Ancak ona da ilgi duyan olmadı. Dikey
kalkış yapan Harrier'e benzer bir patent çalışmam daha olmuştu. İlgisizlik
nedeniyle bunu da değerlendiremedim. Sonraki yıllarda Harrier uçağını görünce
içim sızladı!..."
Şunu söylemek gerekir ki tüm bu çalışmalarına ve icatlarına
rağmen Emrullah Ali’nin çok az bir kişi tarafından biliniyor olması da bizim
içimi sızlatıyor !
Gelelim ‘Görçek’ in ne olduğuna …
Emrullah Ali Yıldız hava çalışmalarının yanında Bursa’da
kardeşleriyle bir süre fotoğrafçılık yapmıştır. İstanbul’a geldiğinde de
Galatasaray’da bir fotoğraf stüdyosu açar. Bu stüdyo diğerlerinden farklıdır.
Çünkü Yıldız bu stüdyoya kurduğu sistemde kendi kendinizin fotoğrafını
çekebiliyorsunuz. Tanıdık geldi mi ? Resim çektirmek isteyen içeri giriyor ve
boy aynasının karşında pozunu verdikten sonra basıyor düğmeye şak fotoğrafı
çekiliyor. Aynayla sağladığı bu sistem için kapıya bir tabela asıyor Yıldız ‘GÖRÇEK’
sizin bildiğiniz selfie , TDK’nın
özçekim dediği … Hayır efendim ne selfie ne de özçekim onun adını Emrullah Ali
Yıldız ‘GÖRÇEK’ koymuştur.
Son olarak tekrar hatırlatalım ‘Hafızasını kaybeden
milletler yok olmaya mahkumdur.’
Emrullah Ali Yıldız gibi nice değerli insanları unutmamak ve
unutturmamak dileğiyle…
Çok teşekkür ederim bu değerli bilgi için,gerçekten okuyup öğrendikçe aslında bildiklerimizin adeta devasa bir kumsaldaki ufacık kum tanesi zerreciğinden fazla olmadığı gerçeğiyle bir kere daha karşılaşıyoruz,o yüzden okumanın ve öğrenmenin hayat boyu devam eden bir süreç olduğunun farkında olmak önemli diye düşünüyorum.
YanıtlaSil